eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji
Ünal Özmen
ozmenu@gmail.com
Gündemini haftasına devretmeyen ülke
08/05/2012

Dünyada, hükümeti olay çıkaran, halkı da hükümetten kaynaklanan sorunları çözmeye çalışan tek ülke Türkiye her halde. Öyle bir başbakanı var ki ülkenin, sağa sola sataşmadan, kavga etmeden yatağına giremiyor. Mutlaka didişecek birini buluyor. Geçen haftanın uğraşı sanatçılar, Kürtler ve sadece adı kalan Cumhuriyet sembolleriydi. Sınır komşularıyla hırlaşmanın pahalıya mal olacağını anlayınca bütün öfkesini içeriye akıttı. Böyle giderse, her biri üzerinde aylarca tartışılması gereken üç olayla haftanın kapanmış olmasını sükûtlu günlerden sayacağız.

Bugün partilerin grup toplantısı var. Huylu huyundan vazgeçmez; Başbakan mutlaka yeni bir cephe açacak, gündem değişecektir. Geç kalmadan geçen haftanın gündemlerine ilişkin ben de görüşümü belirteyim.

ULUSAL BAYRAMLAR TÜMÜYLE KALKMALI!
Meclis başkanlığı koltuğundan “Önümüze engel değil, dağ değil, taş değil, ne koyarsanız koyun biz zirveye çıkacağız” tehdidine maruz kalacağınıza (23 Nisan 2006), bir kız öğrencinin ağzından kendi sonunu hazırlayan yasaya “4+4+4’le eğitimin niteliği artacak” övgüsü duyacağınıza, Kutlu Doğum Haftası’nın gölgesinde kalmış 23 Nisan bayramını kutlasanız ne kutlamasanız ne…

Hükümetin ulusal bayram kutlama programında yaptığı değişikliğe tepki gösterenlere söylüyorum: AKP zihniyetinin, mevcut ulusal bayramların hiçbirinde emeği yok; öyleyse niye kutlasın? Ona, bayramınızı nasıl kutlaması gerektiğini öğreteceğinize daha coşkulu ve anlamlı bir kutlama ortamını yaratmak için mücadele edin. Evrensel Kültür dergisinin Nisan 2011 sayısına yazdığım “23 Nisan’la Kutlu Doğum arasında tercihe zorlanmak” başlıklı yazımda “Kutlanmaya değer daha anlamlı günler inşa edene kadar 23 Nisanlarla idare etmenin ne zararı var?” demiştim. Bir yıl geçti, şimdi şöyle diyorum: Kutlanmaya değer daha anlamlı günler inşa edene kadar bütün bayramlar iptal! Böyle giderse seneye yas tutmayı bile önerebilirim.

TİYATROLAR NİÇİN ÖZELLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR?
Neoliberalizm, bilim ve kültür kurumlarını sadece masraflı diye satışa çıkarmıyor; oralarda üretilen bilgi ve değerleri de tahrip etmek istiyor. Düzeysizliği yüceltmek için bu gerekli; Necip Fazıl’ın, okusunlar diye Viktor Hugo’nun yanında (100 Temel Eser) çocuklara sunulması neyse, yetişkinler izlesin diye tiyatro repertuarına alınması aynı şeydir. Amaç, sıradan yazara- çizere devlet desteği ile değer atfetmek.

Fakat herkesin yazabileceği, söyleyebileceği, oynayabileceği, çizebileceği şeye sanat; toplumla uyum kaygısı taşıyana da aydın denmiyor. AKP’ninki boş, fakat zararlı bir çaba. Zararlı çünkü diğerlerini kıymetten düşürüyor. (Mesela, Nagehan Alçı ile Nazlı Ilıcak’a aydın diyor musunuz; sanmam, fakat Altan Öymen’le Enver Aysever’in saygınlığına zarar verebiliyorlar. Yanlışım varsa düzeltin.)

SÜT MESELESİNDE ARINÇ HAKLI!
“Okul Sütü Akıl Küpü” kampanyasının ilk günü (3 Mayıs Çarşamba) onbinlerce öğrenciyi hastanelik eden zehirlenme bence de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın dediği gibi besin zehirlenmesi değildi. Göreceksiniz, laboratuvar sonuçları da Arınç’ı doğrulayacak! Öngörüsü gerçekleşmeyen bir AKP’li gördünüz mü hiç!

Arınç, Bakanlar Kurulu adına yaptığı açıklamada öğrencilerin “ilk kez ya da aşırı dozda” içtikleri sütten etkilenmiş olduğunu söylemişti. Aşırı doz, pek gerçekçi değil; öyle olsaydı onların çocuklara verdikleri kadar sütü içen kapı komşum kedi çoktan ölmüştü. Arınç “ilk kez” dediğine göre inandırıcı olan zehirlenen çocukların ana sütünden kesildikten sonra ilk kez süt içiyor olmalarıdır! Çocukların bünyesi bilinmedik bu besine tepki vermiş olmalı. Ana sütünden sonra ilk yudumu 7-12 yaşında alan çocuğun bünyesi nasıl dayansın.

Valilerin teşhisi de inandırıcı; “akıl küpü” sütler çocukların psikolojisini bozmuş olabilir. Fakat yine de bana göre bunun sorumlusu da Arınç; ortalama bir yaşında ana sütünden kesilen yoksul çocukları altı yıl boyunca sütten uzak tutan o çünkü. Sağlık Bakanı Recep Akdağ da sorumluluktan kaçamaz; bunca yılın ardından katkısız bir şekilde aşırı dozda verilen her içeceğe vücudun reaksiyon göstereceği uyarısında bulunmalıydı.



1384 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ortaçağ'dan günümüze sınavlar - 15/05/2020
Galileo mu Sokrates mi?(!) - 01/05/2020
“Tabula rasa” - 24/04/2020
Eğitimi Wi-Fi’ye bağlamak - 17/04/2020
Okulun ihmal ettiği beceriler - 11/04/2020
İnanmak kötü bir şeydir! - 11/04/2020
Çocuklara felaketlerle mücadele eğitimi veriliyor mu? - 13/03/2020
"Başarısız" öğrenciler sınıfta kalsın mı geçsin mi? - 28/02/2020
Ağa'nın Adaleti - 23/02/2020
 Devamı