eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji
Ünal Özmen
ozmenu@gmail.com
Türkiye’nin Avrupa’ya gönderdiği öğretmen ve imamlar proselit mi ?
23/02/2020

Fransa; Cezayir, Hırvatistan, İspanya, İtalya, Fas, Portekiz, Sırbistan, Tunus ve Türkiye ile 1973-1986 yılları arasında imzaladığı ve 1977’den bu yana Avrupa Birliği Direktifi çerçevesinde uygulanan Anadil ve Kültür Eğitimi (ELCO) anlaşmasından çekiliyor.

Adı geçen dokuz ülkeyle imzalanan anlaşmanın amacı göçmen işçi ve çocuklarının aile ortamında konuştukları dili öğrenmeleri, ana kültürlerine yabancılaşmasının önüne geçmek ve okullardaki dil çeşitliliğini artırmak. Haftada 1–3 saat arası kurs olarak verilen dersler, göçmen çocuklarına, vatandaşı oldukları ülkeler tarafından gönderilen öğretmenler tarafından dil, kültür ve din eğitimi verilmesini öngörüyor. Katılımın zorunlu olmadığı kurslarda görevlendirilecek öğretmen sayısı, öğrenci başvurusuna göre Fransa tarafından belirleniyor. Öğretmenlerin ücreti ise görevlendiren ülke tarafından ödeniyor. Türkiyeli öğretmenlerin maaşı Dışişleri Bakanlığı bütçesinden karşılanıyor.

Fransa, ELCO anlaşmasından çekileceğini cumhurbaşkanı düzeyinde duyurdu. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un geçtiğimiz hafta ziyaret ettiği bir kentte "Cumhuriyette, din yasalarının Cumhuriyet yasalarından üstün olabileceğini asla kabul etmemeliyiz!" diyerek duyurduğu politika değişikliği, konunun dil ve kültürü aşan siyasi boyutuna işaret ediyor.

Fransa medyası, Macron'un, ilgili ülkelerden gönderilen öğretmenlerin, göçmen çocuklarını yaşadığı toplumla çelişkiye düşürmesinden (Komüniteryenizm) ve diğer topluluklara yönelik misyonerlik (Proselitizm) faaliyetlerinden ötürü böyle bir karar aldığını yazıyor. Dışarıdan gelen öğretmenlerin Fransa yasalarına uygun davranmadığı gibi "İslamcı ayrılıkçılığı" körüklediğine inanılıyor. Fransa'nın bu kararı, her yıl Türkiye, Fas ve Cezayir tarafından görevlendirilen 300 din adamını da kapsıyor.

Fransa, dersleri kaldırmıyor; göçmenlerin Fransa’ya entegrasyonunu engellediğini düşündüğü öğretmen ve din adamlarını kendisinin belirleyeceğini söylüyor. Haliyle öğretmenlerin ücretlerini de ödemeyi üstleniyor. Fransa’da göçmen nüfusu bulunan Avrupa dışındaki Cezayir, Fas ve Tunus dahil sekiz ülke bu konuda Fransa ile anlaşmış. Karara itiraz eden tek ülke Türkiye. Ne tuhaf ki Fransa’yı böyle bir karar almaya zorlayan ülkenin Türkiye olduğu düşünülüyor. Fransa basını, Türkiye’nin adını Fransa’daki cami inşaatlarının büyük finansörü Katar’la birlikte anıyor.

Göçmenlerin eğitimi konusunu anlaşarak Fransa’ya bırakan Cezayir, Hırvatistan, İspanya, İtalya, Fas, Portekiz, Sırbistan ve Tunus’un vatandaşlarının hak ve hukukunu korumadığını, Türkiye yönetiminin onlardan daha hassas olduğunu düşünebilir miyiz? Türkiye’deki vatandaşlarını ülkesine entegre etmeyen bir siyasi anlayışın göçmenlerin yaşadıkları ülkelere uyumu konusunda duyarlı olabilir mi?

Fransa’nın Avrupa Birliği Direktifine uymaması, Diyanet imamlarının faaliyetini kontrol etmekte zorlanan Almanya’da, ardından İsviçre ve diğer Avrupa ülkelerinde de karşılık bulacaktır. Göçmenlerin, şahsiyetini üzerine kurduğu kültürle bağını koparmak (yaşadığı ülkelerden geri dönmeyi düşünmeseler bile), en hafifiyle insan hakkı ihlalidir. Macron’un kararını böyle görmek gerek. Fakat ne kadar ağır olursa olsun, bu hak ihlaline vereceğiniz tepki, yukarıdaki sorulara vereceğiniz yanıtla bağlantılı olmak durumundadır. İktidarı, öğretmen ve imamı mücahit olarak gören; dil, kültür ve din eğitiminden sizinle aynı şeyi anlamayan, vatandaşını bile olduğu gibi kabul etmeyip “Ya sev, ya terk et” diyen bir ülkenin vatandaşı olarak bu haksızlık karşısında nasıl durabilirsiniz!

Fransa ve diğer onlarca ülkeye gönderilecek 488 öğretmenin belirleneceği seçme sınavı bu Pazar günü yapılacak. Bu bağlamda Türkiye 2020'de, hizmet süresini tamamlayıp dönenlerin yerine Fransa’ya 90 öğretmen gönderecek(ti). Diyelim ki sınava girdiniz ve kazandınız, iktidar cemaatinin herhangi birinden veya cemaat demek olan iktidar sendikasından referans almadan mülakatı geçip (örneğin) Almanya’ya gönderilecek 120 öğretmenden biri olma şansınız olduğunu düşünür müsünüz? Sorunuz “evet” değilse Macron’a haksızlık yapıyorsun diyebilir misiniz! 



438 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ortaçağ'dan günümüze sınavlar - 15/05/2020
Galileo mu Sokrates mi?(!) - 01/05/2020
“Tabula rasa” - 24/04/2020
Eğitimi Wi-Fi’ye bağlamak - 17/04/2020
İnanmak kötü bir şeydir! - 11/04/2020
Okulun ihmal ettiği beceriler - 11/04/2020
Çocuklara felaketlerle mücadele eğitimi veriliyor mu? - 13/03/2020
"Başarısız" öğrenciler sınıfta kalsın mı geçsin mi? - 28/02/2020
Ağa'nın Adaleti - 23/02/2020
 Devamı