eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji
Ünal Özmen
ozmenu@gmail.com
Haftanın gündemi: Laiklik
12/06/2012
 

Haftanın gündemi: Laiklik

CHP, 4+4+4 yasasına itirazını laikliğe dayandırdı

Yakın tarihli bir yazımda, güvenilir kaynaklardan aldığım bilgiye dayanarak 'CHP, Kuran hıfzı dersini Anayasa Mahkemesine götürmeyebilir mi?' diye sormuştum. Yersiz bir kaygı değildi benimki, CHP yönetimi 'Cemaati karşımıza almaya gerek yok' anlayışına itibar etseydi böyle bir risk vardı. Neyse korktuğum olmadı ve CHP, Kuran Hıfzı ve Peygamberin Hayatı derslerini getiren madde de dahil 4+4+4 yasasının tümünü Anayasa'ya aykırılığı yönünden dava etti.

Dahası CHP, dava gerekçesini büyük oranda eğitimin bilimsel niteliğine ve laiklik ilkesine dayandırdı. Anayasa Mahkemesine verilen dilekçenin bir yerinde şu ifade dikkati çekiyor: “Siyasal yapıya egemen olan dogmalar öncelikle özgürlükleri ortadan kaldırır. Bu nedenle çağdaş demokrasiler, mutlak hakikat iddialarını reddeder, dogmalara karşı akılcılıkla durur, dünyayı dünyanın bilgisiyle açıklayabilecek toplumsal ve düşünsel temelleri yaratır, din ve devlet işlerini birbirinden ayırarak, dini siyasallaşmaktan ve yönetim aracı olmaktan çıkarır.

Yasa hükmü tek yanlı ve koşullandırmalı bir şekilde ilk ve ortaöğretime konu oluşturması, İslam dinini belli bir şekilde anlamayı, yorumlamayı, dolayısıyla İslami bir devlette yaşamayı hedefleyen bireyler yetiştirmeyi amaçlamaktadır.”

Anayasa Mahkemesini etkiler mi bilmem ama hukuk bilgisini dine dayandırmayan her yargıcın kararını etkilemesi gereken gerçekler bunlar.

ÖDP: “laiklik için mücadele zamanıdır”

Pazar günü gerçekleşen ÖDP 7. Kongresinde de laiklik öne çıkan başlıklardan biriydi. Genel Başkan Alper Taş, Kongrenin açılış konuşmasında, son kırıntılarının da ortadan kaldırıldığını belirttiği laikliği savunacaklarını güçlü bir şekilde ifade etti.

ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, 4+4+4 yasasının şükreden, tevekkülcü kitleler yaratmayı hedeflediğini belirttikten sonra “Laiklik için mücadele zamanıdır. Çünkü laiklik mücadele alanı açar.” derken hiç kuşkusuz eğitimdeki gericileşmeyi öncelikli sorunlarından biri olarak ilan ediyordu. ÖDP'nin, laikliği siyasi gündeminin önemli başlığı olarak belirlemesi rastlantı değil; ÖDP de ne düşündüğünden, nasıl doğuracağına kadar tüm hayatı denetim altına alan totaliter bir yönetimle mücadelenin ancak onun panzehirleriyle mümkün olduğunun bilincinde.

Laiklik, 5. Demokratik Eğitim Kurultayının da öneml başlığı olacak

Eğitim Sen, 2013'te 5'incisini gerçekleştirmeyi planladığı Demokratik Eğitim Kurultayına hazırlanıyor. Şubelerden gelen önerilerle DEK gündemini belirleyen Düzenleme ve Danışma Kurullarının toplantılarında da eğitimin laiklikle bağını koparan uygulamalar ana gündem maddesi olarak yerini aldı. Öyle ki Danışma Kurulunun Cuma günü gerçekleşen toplantısında öne çıkan başlıkların her biri eninde sonunda laikliğe dayanıyordu.

Eğitim Sen'in, ardılı olduğu eğitim örgütlerinden (TÖS, TÖB-DER) devraldığı eğitim kurultayları içe dönük bir çalışma değil: Eğitim sistemini sıkı bir eleştiriye tabi tuttuğu gibi oradan çözüm önerileri de çıkarıyor. Bu bakımdan bilimsel ve laik bir eğitim sistemini savunan partilerin Eğitim Sen'in düzenleyeceği Demokratik Eğitim Kurultayını izlemesinde büyük yarar var. Çünkü oradan programlarına katacakları çok şey bulabilir, hafızalarını tazeleyebilirler.

Özetlemem gerekirse laiklik, siyasi ve entelektüel mücadelenin belirleyici kavramı olmuş durumda. Tabi, bu kavrama olan mesafesi, kimin nerede durduğunu da belirleyecek.

Eğitim Bakanı çırpınıp duruyor

Eğitim Bakanlığı, 4+4+4 yasasını çalakalem bilgi notlarıyla uygulamaya hazırlanıyor: Okulların belirlenmesi, kayıt işlemleri, okullar arası geçiş, okul müdürlerinin pozisyonu, öğretim programları, ders kitapları, öğretmenlerin karşılaşacağı sorunlar… Hiçbiri üzerinde düşünülmüş bir öngörüyle yönetilemiyor. Planlı, programlı, hesaplı çalışmayla yaşama geçirilen sadece imam hatip ortaokullarının açılmış olması; hepsi bu hesaba uydurulmaya çalışılıyor. Bu konuda ise halk bir türlü ikna edilemiyor.

Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğrenci velilerinin huzursuzluğunun öğretmenlerle birleşmesinden, öğretmen veli dayanışmasının gerçekleşmesiyle toplumun yeni bir eğitim modeli arayışına yöneleceğinden korkuyor. Karşısına çıkmaya yüz bulamadığı öğretmenleri sanırım bundan dolayı seminer adı altında belli merkezlerde toplayarak video konferans yoluyla sürecin parçası yapmaya çalışıyor. Fakat o da olmuyor; öğretmenler Bakanlarının boş laflarını dinlememekte kararlı. Nitekim dün bir salona tıkıştırıp Bakanı dinlemeye zorlanan öğretmenlerin bir kısmı salonları terk etti.

Ne dersiniz, Eğitim Bakanı öğretmenin, her eğitim bileşeninin kesiştiği nokta olduğunu fark etmiş midir?

 




2041 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ortaçağ'dan günümüze sınavlar - 15/05/2020
Galileo mu Sokrates mi?(!) - 01/05/2020
“Tabula rasa” - 24/04/2020
Eğitimi Wi-Fi’ye bağlamak - 17/04/2020
İnanmak kötü bir şeydir! - 11/04/2020
Okulun ihmal ettiği beceriler - 11/04/2020
Çocuklara felaketlerle mücadele eğitimi veriliyor mu? - 13/03/2020
"Başarısız" öğrenciler sınıfta kalsın mı geçsin mi? - 28/02/2020
Türkiye’nin Avrupa’ya gönderdiği öğretmen ve imamlar proselit mi ? - 23/02/2020
 Devamı