eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji

Emek

Emek; emek gücü, üretken emek, gerekli emek zaman, artık emek zaman

Hasan Hüseyin Aksoy

İnsan emeği ve onun etrafında oluşan üretim ilişkileri, Eleştirel Pedagojinin/Eleştirel Eğitimin yararlandığı temel kaynaklar arasında yer alan Marksist alanyazının üzerinde sıklıkla durduğu kavram ve süreçlerdir. Öte yandan, eğitim alanı çalışanlarının özellikle de öğretmenlerin emeklerinin değeri ve niteliğindeki dönüşüm üzerine yakın zamanlarda yapılan çalışmalar, bu kavramın eleştirel pedagoji alanının ilgisi içinde de bir yer edindiğini göstermektedir. Bu çalışmada, eğitimcilerin doğrudan ya da dolaylı olarakyüzyüze oldukları eğitimin yapısal, süreç veya içerikle ilgili sorunlarıyla ilişkilendirme, bu sorunları çözümlemede kullanmaları olasılığı bulunan emek ve ilişkili diğer  kavramlar betimlenmeye çalışılmıştır.

Emek, insanın kendisi dışındaki dünyayı değiştiren ve insanların gereksinmelerini karşılamaya uygun mallar üreten; diğer insanlarla bu süreçte ilişki kuran ve bu ilişkiyi sürdüren-yeniden üreten ve dönüştürenzihinsel ve fiziksel becerilerinin bütününü anlatan bir kavramdır. Ancak, emek kavramıyla, basitçe insanların kendi ihtiyaçlarının karşılanması için doğal olarak varolan ve sadece bireysel nitelikli biyolojik bir güçten daha çok, tarihsel ve toplumsal bir süreci içeren ve  toplumun üretim ilişkileri içindeki farklı yanlarını barındıran bir güçten sözedilmektedir. Emek kavramının değersel (normatif) öznel olarak önem atfedilen bir yanı da bulunmakla birlikte, burada  üretim ilişkilerine yönelik analizlerde dile getirilen, emek, emek gücü ve üretken emek gibitemel ayrımlar ve anlamlandırmalar üzerinde durulmuştur.Emeğe ilişkin, bunlar dışında, ayrıca ele alınması gereken duygusal/duygulanımsal,  gayri maddi/soyut emek gibi kavramsallaştırmaları da bulunmaktadır.

Marksist perspektifle yazılan bir felsefe sözlüğünde (Frolov, 1997, 142) emek kavramı Marx’ın temel eseri Kapital’den (1977, 177) alıntı ile şu şekilde betimlenmektedir: “İnsanın kendisi ile doğa arasındaki alışverişi başlattığı, düzene koyduğu ve denetimlediği bir süreç”.  Öte yandan, emek gücü, yine Marx’a göre “insanın herhangi bir kullanım değeri üretirken kullandığı zihinsel ve fiziksel becerilerinin birleşimi”dir.(aktaran McLaren, Rikowski, Cole ve Hill, 2006, 140). Emek gücü, insanın ihtiyaçlarını karşılayabilme ve üretebilme gücünü değil, sadece değer içeren meta üretimi için kullanılabilecek bir niteliği yansıtmaktadır. Emek gücünün üretiminde, toplumda egemen olan eğitim öğretim sistemi ve diğer geleneksel ve modern kurumların da etkisi bulunmaktadır.Rikowski, zihinsel becerilerin içinde neler olduğuna ilişkin tartışmasında “yetenekler, yeterlikler veya farklı türde bilgileri, emek gücü işleyişine uygun olarak bir araya getirme kabiliyeti”ne ek olarak “tavırların, kişisel değerlerin, görünüşün ve kişilik özelliklerinin de emek gücüne dahil olduğu” görüşündedir (Aynı, s. 141).

Emeğin kullanım değeri yaratma  dışında, değer üreten özelliğini Marx “üretken emek” olarak adlandırmıştır. Bu kavram, “piyasaya sürülen mallar (ya da satışa sunulan hizmetler) biçiminde, metaların üretimi için harcanan bir emektir. Faydası ne olursa olsun, bir nesnenin ya da hizmetin bir birey tarafından kendi kullanımı ya da ailesinin kullanımı için üretimi, üretken emek değildir” (Duménil, Löwy ve Renault, 2012, 63). Bu yanıyla, içinde “değişim değeri” barındıran meta’nın üretimi ve sermaye birikimi ancak üretken emek ile mümkün olacaktır. Bu açıdan “üretken emek”, insanların özgürlüğü kadar sömürülmesinin ve kendi acılarının da kaynağı olarak görülmektedir (Wayne, 2014).  İnsanların kendi yaşamlarını sürdürmeye yetecek mallar dışında, başkalarının gereksinmelerini karşılamaya da yetecek mallarolan “artık” üretebilme yeterliğini geliştirmesi, emek gücünü kapitalizm koşullarında piyasada “özgürce” satabilmesini olanaklı kılmıştır. Kapitalizmden önce, köleci toplumda ve feodalizmde insanların başkaları için çalıştıkları çok açık görülebilmekte ve büyük ölçüde bu çalışma zor yoluyla gerçekleştirilmektedir.  Ancak kapitalizmde “emek gücü sahibi” ve “sermaye sahipleri”nin iki farklı “mülkiyet” sahibi olarak karşılaşmakta oldukları ve eşitlik temelinde ve özgürce bu durumun gerçekleşebildiği iddialarının analizinde Marx, özgür işçilerin kendi emekleri üzerinde tasarrufta bulunabilme haklarıyanısıra, “kendi emek güçlerini gerçekleştirmesi için gerekli olan herşeyden yoksun” olmaları gerektiğini de dile getirmektedir. (Kapital, s.171’den aktaran Wayne, 2014, 53). Öte yandan, “üretken emek” ve “emek gücü”nün toplumsal yeniden üretim içindeki yerinin kaçınılmaz olduğu ve başka türlü bir “emek gücü” kullanımının olanaklı olmadığı inancının kapitalizmin gelişimi içinde kabul edildiği görülmektedir. 

Emek kavramı, sermaye birikiminin açıklanmasında da önemli bir yere sahiptir. Marx, artık değerin nasıl ortaya çıktığına ilişkin açıklamasında emeğe ödenen ücretin, emeğin ürettiği tüm değerlerin değil sadece bir kısmının karşılığı olduğunu ortaya koyar.Buna göre, “gerekli emek zaman”, işçinin ve ailesinin yaşaması ve işçinin emeğini yeniden üretmesi için ödenecek ücret biçimindeki “toplumsal zenginliği” üretmek için gerekli çalışma süresini; “artık emek zaman” ise, kapitalistin (sermaye sahibinin –girişimcinin de denebilir) el koyacağı ancak karşılığında bir ödeme yapmayacağı toplumsal zenginliği üretmek için harcanan zamanı göstermektedir.  (Wayne, 2014)Değerin, meta değerinin ortaya çıkarılmasının, harcanan toplam emek zamana bağlı olduğunu ortaya koyduğu çalışmalardasadece tekil bireylerin emek zamanları – bireysel emek zaman- değil, toplam olarak toplumun emek zamanının ele alınması gerekmektedir (Marx, 1859/1997).

Günümüzde kapitaizmin gelişimi sürecinde, üretim araçlarında ve teknolojideki ilerleme ile bilimsel gelişmelerin ortaya çıkardığı bazı değişme ve emeğin üretim sürecindeki rolüne ilişkin değişmeler yeni emek tartışmalarını da birlikte getirmiştir. Bazı güncel açıklamalar klasik Marksist açıklamaları aynen sürdürürken, bazılarının önceki analizleri değiştirdiği ya da onlara yeni anlamlar yüklediği de görülmektedir. Bu noktada, teknik gelişmelerin, yeni teknolojilerin, örneğin bilgisayarların, internetin“gerekli emek” miktarında ciddi oranda bir azalmaya yol açması sonucunda kültür endüstrisinde meşruluk krizi ortaya çıkmakta ve etik tartışmaları yeni bağlamlarla güncellenmektedir (Wayne, 2009).Özellikle bilgisayarlar ve internetin gelişimiyle birlikte, bir çok üretim alanında,(eğitim, yeni medya, moda, turizm vb) entelektüel çalışmaları ve üretimi radikal bir şekilde değiştirmiş ve işçilerin kol emeği ve zihinsel emek ayrımındaki katılığı zihinsel emek lehine değiştirmeye başlamıştır. Esnekleşme ve zihinsel emeğin ürünlerinin görünümündeki belirgin artış emek  gücüne ve kapitalizme ilişkin sınıfsal analizlerin değiştiği iddialarına ve konudaki tartışmaların artışına yol açmaktadır. Bu noktadagüncel tartışma başlıkları arasında ücretli emek, duygulanımsal emek, yaratıcı emek, soyut/ gayri maddi emek, emeğin biçimsel ve gerçek içerilmesi gibi başlıklar sayılabilir.

Kaynakça

Duménil, G.;Löwy M.; Renault, E. (2012) Marksizmin 100 Kavramı. Çev. G. Orhan. İstanbul, Yordam Yayınları

Frolov, I. (1997) Felsefe Sözlüğü. İkinci baskı. Çev. A. Çalışlar. İstanbul: Cem Yayınevi.

Marx, K. (2005) Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı. 6. Baskı. Çev. Sevim Belli. Sol Yayınları. (İlk baskı 1859).

McLaren, P.;Rikowski, G.;  Cole, M.; Hill, D. (2006). Kızıl Tebeşir. Eğitim Söyleşileri. Çev. Ö. Yılmaz. İstanbul, Kalkedon Yayınları

Wayne, M. (2009) Marksizm ve Medya Araştırmaları. Anahtar kavramlar, çağdaş eğilimler. Çev. B. Cezar. İstanbul, Yordam Yayınları.

Wayne, M. (2014) Yeni Başlayanlar İçin Kapital.  2. Basım, Çev. Ü. Şenesen. İstanbul, Yordam Yayınları.