eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji

Eğitim Tarihinden

AKADEMİSYENLER YARGILANIYOR – (II)

İsmail Aydın

(Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Behice Sadık Boran, Pertev Naili Boratav ve Niyazi Berkes sağcı (Ülkücü) öğrenciler tarafından önce tartaklanmış sonra da haklarında şikayette bulunmuşlardır. Danıştay öğretim üyelerinin mahkemede yargılanmasına izin vermiştir. Okuduğunuz yazı duruşmaları takip eden Ulus Gazetesi muhabirlerinin yazdıklarından oluşmaktadır. Anlatımın anlatım bozukluklarına çok az müdahale edilmiştir.)

Pertev Boratav'la Niyazi Berkes'ln. komünizm telkin ve propagandası yaptıklarına dair bir bilgisi olmadığını söyledikten sonra salondan ayrıldı.

Bir başka tanık ise sanıklardan Behice Boran'ın kendisinde hayret uyandıran bir konferansından uzun uzadıya bahsetmiştir. Tanık, adı geçen doçent tarafından verilen "İlmin İlerleyişi" mevzulu konferansı arkadaşlarıyla birlikte takip ettiğini söylemiş ve bu konferansta Behice Boran'ın kapitalist memleketlerde ilmi buluşların sermayedarlar tarafından satın alındığını, böylece yeni icatların tatbik sahasına konulamadığını, halbuki Rusya’da vaziyetin aksine olduğunu, bu memlekette İcatların derhal tatbike konulduğunu ve böylece ilmin inkişafına daha geniş imkân verildiğini ifade eden sözlerini büyük bir hayretle karşıladığını ilâve ederek demiştir ki: "Bu sözleri hayretle karşıladım. Çünkü; Rusya’da ilim, bu doçentin söylediği gibi serbest değildir. Rusya’da devlet otorltesiyle İlim istenildiği kalıba konulabiliyor, mecrası değiştiriliyor. Konferansından sonra arkadaşlarımızla Behice Boran'm fikirlerini kendi aramızda tenkit ettik, hatta önümüzdeki Gürcü Tarih Profesörleri misalini de hazırladık. İlim kisvesi altında Gürcü profesörleri memleketimizin bir kısım topraklarının Gürcistan’a ait olduğunu iddia etmek suretiyle tarihi tahrif ve tağyir ediyorlardı. işte bu sebeplerle Behice Boran'ın o konferansında ileri sürdüğü fikirleri garip bulmuştum." dedi.

Mahkemenin öğleden sonra saat 14 te başlayan duruşmasında gelen şahitler dinlenmiştir, îlk olarak çağrılan şahit Münevver Şenoymağı gelmemiş olduğundan Hukuk Fakültesi talebelerinden Erhan Löker dinlenmiştir. Bu şahit, sanıklar hakkında bildiklerini anlatmış, D. T. Coğrafya Fakültesindeki iki ayrı cereyandan bahsetmiştir. Daha sonra evvelki ifadesi okunmuş ve bunun doğru olduğunu beyan etmiştir. Bunun üzerine sanık P. Naili Boratav şahitten bazı hususların sorulması talebinde bulunmuş ve Erhan Löker sanığın suallerini redderek kendi ifadesinde ısrar etmiş ve Türk Kültür Cemiyeti’nde âza olduğunu söylemiştir.

İkinci şahit olarak D. T. C. Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Enstitüsü asistanlarından Zeynep Korkmaz çağrılmıştır. Şahit, Pertev Naili'nin talebesi olduğundan bahisle kendisini tanıdığını söyleyerek iddia olunan hususlar hakkında iki saat süren uzun izahlarda bulundu ve bir takım tahlillere girişerek şahadetini bilhassa P. N. Boratav üzerinde teksif etmiştir. Zeynep Korkmaz başlıca üç esaslı mevzu üzerinde duracağını anlatmış, önce talebeler arasındaki münasebetleri naklederek, kendi aralarında geçen en ufak ve ehemmiyetsiz konuşmaların bile hocalarına aksettirildiğini ve fikir bakımından ayrıldıkları arkadaşlarının kendilerini “faşist ve turancı” gibl isimler taktığını' ve bu arkadaşların Hoca ile çok sıkı fıkı olduklarından onların telkinlerine kapıldıklarını tahmin ettiğini ve Pertev Naili'nin Fakülteye intisabından önce Fakültede (sağ ve solcu) diye talebeler arasında bir ikiliğin katiyen mevcut olmadığını kati bir lisanla söylemiştir.

Şahit daha sonra milliyetçi şahsiyetlerden Namık Kemal için bir anma gününde bizzat hazırladığı bir konuşmayı tetkik eden P. N. Boratav'ın "Namık Kemal için her yıl anma günü tertiplenmesinin fazla olduğunu söyleyerek konuşmanın esaslı yerlerini çizdiğini" anlatmış ve sol diye tanılan arkadaşlarıyla aralarında bu yüzden geçen münakaşaları nakletmiş, sözü hocasının derslerinde takip ettiği metod ve mevzuu takdimindeki usulüne getirmiştir. 1,3 yıl yalnız Hüseyin Rahmi merhumun eserlerini tahlil ettiklerini ve bunu hocalarının plânına göre yaptıklarını, neticede ise Hüseyin Rahmi'nin sosyal fikirlerinin bir solcu gibi gözüktüğünü, bu neticenin gayet ustalıkla elde edildiğini belirtmiştir.

Şahit daha sonra sol denilen talebelerin birbirleriyle olan münasebetlerinden de bahstmiş ve bunlardan evlenmek üzereyken ayrılan arkadaşının "bir komünistten ayrılıp bir kızıla çattım" dediğini ilâve etmiştir.

Daha sonra konuşan Boratav ise şahidin ifadesini reddederek "plânımda komünistlik yoktur" demiştir. Şahit bunu da izah ederek söyle demiştir: "Hocamız bize bir anahtar veriyor. Biz de kilidi açıyoruz, bunun neticesi de şüphesiz kendilerine aittir.„ 

Daha bazı hususların izahından sonra Millî Eğitim Bakanlığı eski Yüksek Tedrisat Umum Müdürü ve şimdi Ank. Ü. D. T. Coğrafya Fakültesi Türk edebiyatı profesörü N. Halil Onan dinlenmiştir. Bu şahit iddia olunan hususlar hakkındaki malûmata senato üyesi olduğu zaman. Üniversiteler Kanununun 46 ncı caddesine göre açılan tahkikat fezlekesini okurken sahip olduğunu ve başka bir şey bilmediğini söylemiş ve gerek Niyazi Berkes, gerek Behice Boran için de aynı sözlerini tekrar etmiştir. Prof. N. H. Onan, Tan matbaasının tahribiyle alâkalı olarak Ankara'da çıkan (Görüşler) mecmuası hakkında yaptığı tahkikattan da bahsederek bu mecmuanın her halde kışkırtıcı mahiyette olduğunu söylemiş, bunda Behiçe Boran'ın bir de yazısı bulunduğunu, esasen bu üç hocanın mecmua yazı ailesinde bulunuşunun Vekâletçe de iyi karşılanmadığını ve tanzim ettiği raporunda üniversite muhitinden ayrılmalarını istediğini ifade etmiştir.

Savcının bir suali üzerine tekrar konuşan şahit, Görüsler mecmuasına dair 4.12.1945 tarihli tahkikat raporunda bu kışkırtıcı mecmuada bu arkadaşların Üniversite hocası olarak .günlük politikaya karışmalarını, o mecmuayı benimsedikleri seklinde kabul ettiğim ve raporundaki siyasi hüviyetten de bunu kasdetmis olduğunu bildirmiştir. 

Üç sanık da şahidin ifadesine dair bir diyecekleri olmadığını söyledikten sonra diğer şahit Ankara Üniversitesi Rektörü ve eski D. T. C. Fakültesi Dekanı Prof. Enver Ziya Karal dinlenmiştir. Enver Ziya Karal, Pertev Naili Boratav'm Türkçülük aleyhinde bulunduğu ve Namık Kemali milliyetçi olduğu için tenkid ettiği hakkında bir şey bilmediğini söyledi. Yargıç, diğer iki sanık Niyazi Berkes ve Behice Boran'ın İtham edildikleri noktalar hakkında sualler sordu. Enver Ziya Karal, Niyazi Berkes hakkında derslerinde komü nist beyannamesi okuttuğu yolunda bir ihbar yapıldığını, fakat kâfi malûmat- olmadığından takibat yapılmadığını söyledi. İmralı Adasına yapılan seyahat hakkında da şunları söyledi: "Bu hususta kati bir" şey söylemeyeceğim. Yalnız bizde, yapılacak seyahatlere kimlerin iştirak edeceği, kürsü profesörleri tarafından tespit edilir. İmralı Adasına iştirak ettirilmeyen talebe bana müracaatta bulundu. Ben de bu vaziyetin tetkik edilmesi için kürsü profesörlerine bildirdim. Aldığım cevap bu talebenin sağcı bir talebe olduğundan değil, kürsü profesörlüğü tarafından ayrılmadığı için seyahate iştirak edemediği mealinde idi. Behice Boran'ın vermiş olduğu konferanslara iştirak etmiş değilim, Bu konferansların mahiyeti hakkında kati bir şey bilmiyorum. Savcı, o sıralarda dekan olması dolayısıyla, fakültede sağcı ve solcu diye iki cereyanın olup olmadığını kendisinden sorulmasını istedi.  Enver Ziya Karal, bunun üzerine şu izahatta bulundu: "Üniversite kanunu kabul edildikten sonra, hemen akibinde fakültede ikinci bir talebe derneği kurulmuştur. Bu ikinci demek birinci derneği solcu, birinci dernek ise ikinci derneği sağcı, faşist olarak vasıflandırmışlardır. İkinci dernek derhal bir plespitin yapılmasını kabul etmiştir. Birinci dernek bunu kabul etmemiştir. Bu sırada Niyazi Berkes söz istedi ve tanık Enver Ziya Kara’nın bundan bir sene evvel vermiş olduğu ifadede olayları bu şekilde izah etmediğini ve bu ifadesinde birinci dernekteki bazı şahısların ve bazı milletvekilerinin de bulunduğunu söylediğini ileri sürdü. B. Enver Ziya Karal dedi ki: "Bu dernekte fakülte öğretmenlerinden bazılarının bulunduğu bellidir. Bu öğretim üyelerinin derneğe girmeleri haklarıdır. Ben derneğin yaptığı toplantılara, hariçten bazı kimselerin de iştirak ettiklerini ve bu dernekte nüfuz sahibi olduklarını bilmiyorum. Yalnız belki de hariçten bazı kimseler, derneğin toplantılarından sonra, dernek üyeleri ile konuşup onlara bazı şeyler söylemişlerdir. Bunun hakkında da kesin bir malûmatım yoktur."

Başkan Talât Karay: İptidai cemiyetlerde mülkiyet hakkının olmaması yüzünden bunların modem cemiyetlerden daha mütekamil sayılmaları icabettiği hakkında Bellice Boran'a atfedilen sözler hakkında malûmatınız var mı? 

— Hatırımda kaldığına göre, Behice Boran bu sözleri bir mecmuada yazmıştır. Ben bu mecmuayı okumadım. 

— Hangi mecmuada, bir çokları var? 

— O sıralarda çıkan Yurt ve Dünya, Adımlar dergilerinin birisinde olacaktır. 

Müdafaa avukatı Saffet Nezihi'nin talebi üzerine tanığın geçen sene vermiş olduğu ifadelerinin tamamı okundu. Sanık Niyazi Berkes bunun yapacakları müdafaa bakımından önemi olduğunu söyledi.

Tanık Enver Ziya Karal, geçen yıl vermiş olduğu ifadeyi teyit ettiğini belirtti. Bunun üzerine yargıç Talât Karay, gelmlyen tanıkların tekrar çağrılmasına ve yeni tanıklara davetname gönderilmesine, Behice Boran'ın konferansının bir suretinin kendisinden istenmesine karar vererek duruşmayı 2 Temmuz 1948 saat 14 e bıraktı.

(Yazarın notu: Ulus Gazetesinin duruşmanın son oturumunun yazılı olduğu sayfası yırtılmış ve bu yüzden dijital ortama da aktarılamamıştır. Mahkemedeki duruşma tutanaklarına burada üzülerek son veriyoruz. Akademisyenlerin akıbetini farklı kaynaklardan özetleyerek aktarıyoruz.)

O günlerde Tarih bölümü öğretim üyesi Osman Turan, “Gafletten Uyanalım” başlıklı bir broşür bastırıp bu öğretim üyelerinin aşırı solcu olduklarını yaymıştı. 

Milli Eğitim Bakanı Şemsettin Sirer de aynı görüşteydi

Ankara Üniversitesi Senatosu hükümetten gelen baskılara dayanamadı. Adımlar Dergisinin Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklandığını, bu dergi ile Yurt ve Dünya dergilerinin Türkiye komünistlerinin lideri Şefik Hüsnü’nün kontrolünde olduğunu bu yüzden Prf. Pertev Naili Boratav, Doçent Behice Sadık Boran ve Doçent Niyazi Berkes 4936 sayılı kanunun 3.maddesi uyarınca “üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası” ile oy birliğiyle cezalandırıldılar.

 

Yorumlar - Yorum Yaz