eleştirel pedagoji

Journal of Critical Pedagogy
ISSN: 2822-4698
                                                                       

  • https://www.facebook.com/elestirelpedagojidergisi
  • https://www.twitter.com/elestirelpedagoji

66 ODTÜ Feminist Pedagoji üyeleri ile Söyleşi

ODTÜ Feminist Pedagoji üyeleri Hardal Güler, Yasemin Erdoğan ve Zeynep Alica ile Söyleşi

Yasemin Tezgiden Cakcak: ODTÜ Feminist Pedagoji pandemi döneminin hemen öncesinde kurulmaya çalışılan ama pandemi döneminde gerçek anlamda hayata geçen bir oluşum.   Öncelikle bu grubun oluşum hikayesini anlatalım mı?

Hardal Güler: Kişisel bir dayanışma ihtiyacından ortaya çıktı aslında bu grup. Ben ingilizce öğretmenliği lisans öğrencisiyim. Geçtiğimiz dönem pandemiden önce anaokulunda aldığım bir ders kapsamında ders vermeye başladım. Çok kısa sürdü bu deneyim tabi. İlk günden itibaren sınıf ortamının, kişiler arası iletişimin toplumsal cinsiyet normlarını ve cisseksizmi yeniden ürettiği gerçeği yüzüme çarptı. Ataerkil, lgbtia+fobik, kapitalist, ırkçı ve sağlamcı eğitim sisteminden kendisi de yara almış bir öğrenci olarak hep başka bir eğitimin mümkün olduğuna inandım. Anaokuluna staja giderken bana da motivasyon olsun diye benim gibi düşünenlere ulaşmak, dayanışmak, birlikte yeni ihtimalleri feminist bir biçimde pratiğe dökmek istedim. Aynı zamanda birlikte öğrenmek ve dönüşmekti amacım. Pandemiden hemen önce bir tanışma toplantısı çağrısı yaptım. Duyuruyu iyi yapamadığımdan olsa gerek kimse gelmedi. Sonra zaten pandemi başladı, hayallerim suya düşecek derken senin sayende Yasemin'le tanıştım; feminizm üzerine çalıştığı için tanıştırmak istemiştin bizi. Zeynep'i zaten tanıyordum, daha önce senin konuk ettiğin derste feminizm anlatmıştı bize. Hepimizin ortak noktası feminizmdi ve bu pandemi sürecinde kendi aramızda okumak, tartışmak için ufak bir grup oluşturmaya karar verdik. Böylece ODTÜ Feminist Pedagoji ortaya çıktı.

Yasemin Erdoğan: Kesinlikle bir kişisel dayanışma arayışından doğduk Hardal’ın da söylediği gibi. İçinde bulunduğumuz akademik kurumlarla, programlarla ve buradaki apolitik, çokça hiyerarşik yapı ve kültürle bir derdimiz vardı. Ben ODTÜ İngiliz Dili Eğitimi’nde doktora öğrencisi olan ve kendine feminist diyen, feminist bir dayanışma ihtiyacını ve eksikliğini kendi bölümümde inanılmaz şekilde hisseden biriydim. Bizi buluşturan sen oldun aslında Yasemin. Benzer bir arayışın peşinde olan Hardal ve Zeynep’le senin aracılığınla tanıştık. Elbette grubun temel motivasyon kaynağı ve fikir sahibi Hardal’dı. Henüz biz de birbirimizi ve grubun dinamiklerini anlama noktasındayken pandemi patlak verdi. Dolayısıyla kendimizi pek de beklemediğimiz bir biçimde online bir dünyada bu grupla ne yaparız sorusunu sorarken bulduk. Önce sadece 4 kişi bir araya gelip okuyalım, tartışalım şeklinde bir planımız vardı, sonrasında biraz da yön değiştirerek dışarıya açıldık, bir kitle ile paylaşmak üzere işler yapmaya başladık ve bugüne geldik.  

Yasemin Tezgiden Cakcak: Bugüne kadar yaptıklarımızı ne güzel özetlediniz. Hardal iyi ki böyle bir fikirle geldi, ben de bu konuda çalışan zihnimdeki isimlerle onu bir araya getirmiş oldum. Feminizm ve feminist pedagoji konusunda Hardal, Yasemin ve Zeynep’ten çok şey öğreniyorum. Benim için de hem öğrenme deneyimi, hem de dayanışmayı güçlendiren bir grup oldu bu. O zaman şu soruyla devam edelim. Toplumsal cinsiyet ve eğitim meselesine odaklanan ODTÜ Feminist Pedagoji grubunda şimdiye kadar hangi konular konuşuldu, ne tür sorular soruldu, ne tür çözüm önerileri getirildi?

Yasemin Erdoğan: Ben en baştan beri bu grubun bizzat kendisinin feminist pedagoji deneyiminin bir tezahürü olduğunu düşündüm hep. Ataerkil, heteronormatif, ırkçı, kapitalist yapılardan beslenen hiyerarşik bir çerçevenin dışında, farklı öğrenme ve bir araya gelme deneyimlerini arayarak birbirimizi bulduk. Feminist pedagojiyi sınıflarda ve sınıf ötesinde nasıl deneyimleriz meselesinin peşindeyiz, bunu sürekli sorgulayıp konuşuyoruz. Hepimiz şu an farklı pozisyonlardan ve deneyimlerden eğitime bakıyoruz. Sen üniversitede hocasın, ben doktora öğrencisi ve asistanım, Hardal lisans öğrencisi, Zeynep hem doktora öğrencisi, hem öğretmen. Bu çoğul ve farklı konumlanmalar ister istemez eğitim dediğimiz bu devasa ağın  farklı yerlerinde neler oluyor sorusunu birbirimizden öğrenmemize de yardımcı oluyor. 

Aslında gündemimizi feminist ve queer pedagojiler arasındaki ilişki de ciddi anlamda meşgul ediyor. Feminist ve queer teoriler ile içli dışlıyız hepimiz. Ancak normatif ve hegemonik olmayan cinsiyet, cinsellik, bedenlerin ve pratiklerinin şu anki eğitim sisteminde ne şekilde var olabileceğine, bunları gözeten lokal ve dönüştürücü pratiklere, olanaklara dair ciddi anlamda kafa yormamız gerekiyor. Burası bizim için önemli bir nokta şu anda. 

Hardal Güler: Yasemin’in dediği bizlerin bir araya gelmiş olma sebebi ve şu anda içinde bulunduğumuz ilişki biçimi feminist pedagojinin varlık kazanmış hali gibi. Eğitim okulla sınırlı değil ve bu içinde bulunduğumuz baskıcı sistemleri dönüştürmek için atacağımız her adımda, ilişkilenmede ve paylaşımda feminist pedagojilerin bize yol gösterebileceğini düşünüyorum. “Toplumsal cinsiyet” demenin, cama gökkuşağı resmi asmanın bile kriminalize edildiği bu dönemde nasıl konumlanacağımız, feminist ve queer özgürlük mücadeleleri nasıl güçlendireceğimiz noktasında ben kendi adıma sorumluluk almam gerektiğini hissediyorum. Benim var olmam zaten bu mücadelelere bağlıyken sorumluluk hissetmemem absürt olurdu zaten.  

Eğitim fakültelerinde eleştirellik ve feminizmle yollarımız nadiren kesişiyor. Konuşacak alan bile bulmakta zorlanıyor, yalnız hissediyor ve konuşmaya çalıştığımızda da garipseniyoruz. Toplumsal gerçeklikten çok kopuk bir ortamda eğitim alıyoruz. En büyük sorunlardan biri bu olsa gerek. Bizlerin bir araya gelmesi işte tam da bu sebeple çok önemli şu aşamada; alan yaratmaya çalışıyoruz. 

Yasemin Tezgiden Cakcak: Bu grubu kurma amacımız neydi, bu amaca ulaştık mı? Bundan sonrası için neler hedefliyoruz?

Hardal Güler: Çok net hedeflerle bir araya gelmedik aslında. Birbirimizi hala tanıma aşamasındayız ve çok net bir yapımız da yok. Geçen gün bir sürü soru sordum hatta arkadaşlara. Şimdi biz neyiz? Topluluk muyuz? İlkelerimiz neler? En başta okuma grubu olarak var olmayı düşünmüştük ancak iki tane etkinlik yaparken bulduk kendimizi. Online da olsa bir araya gelmek, dayanıştığımızı hissetmek, bu mücadelede yalnız olmadığımızı bilmek güzel geldi bana. Kişisel dayanışma ihtiyacım karşılandı bir ölçüde.

Yine de en başta aklımda olandan çok farklı bir yere evrildiğini söyleyebilirim. Bölüm kantininde bölümden insanlarla oturup feminizm okumaları yapmayı, queer feminist İngilizce ders içerikleri hazırlamayı, bölüm duvarlarına feminist pedagojiye dair hazırladığımız posterleri asmayı filan hayal ediyordum. Çok yerel ve fiziksel temas gerektiren bir hayaldi bu. Şu an bambaşka bir yerdeyiz koşullar gereği. Özellikle bölümümden feminist arkadaşlar edinmek istiyorum çok fazla. Az önce sıraladığım hayalleri hala gerçekleştirebiliriz. Toplumsal cinsiyet, sınıf, ırk, cinsiyet kimliği, cinsel ve romantik yönelim, engellilik durumu gibi faktörlerin toplum içerisinde hepimizi farklı yerlerde konumlandırdığını ve eğitimin bu toplumsal gerçekliklerden yalıtılmamış olduğunu, aksine bizi doğrudan ayrımcılığa, şiddete maruz bıraktığını biliyoruz. Bu ayrımcılık ve şiddetin nasıl tezahür ettiğini irdelemek; öğreten-öğrenen ikililiğini yıkmaya çabalamak; transfeminizmi öğrenmek; yeni ihtimalleri düşlemek ve eylemek için hiyerarşik olmayan biçimlerde harekete geçmek isterim ben. Ursula'nın dediği gibi devrimin kendisi olmak isterim. 

Daha somut konuşacak olursam da, Türkiye’de feminizmin öyküsü tek bir etkinliğe sığamayacak kadar kapsamlı. Bu serinin devamını getirmek istiyoruz. Nasıl tek bir feminizmden bahsedemiyorsak, tek bir feminist pedagojiden de bahsedemeyiz; bu sebeple farklı feminizmlerle temasa geçmek bizleri çok besleyecektir. Benim aklımda özellikle transfeminizmle iyice içli dışlı olmak var.

Zeynep Alica: Bir whatsapp grubunda bir araya geldik Hardal’ın çok güzel özetlediği gibi. Kendi adıma teorisini okuduğum ve her seferinde heyecanlandığım feminist pedagojiyi sınıf pratiklerime aktarmak için beslenmek birinci katılım amacımdı sanırım. Bir süre sonra edindiğini paylaşma zeminine dönüştü grubumuz. Bu çalışmayla ilişkili olarak en temel isteğim, feminizmler , feminist pedagojiler ve bu yaklaşımların sağladığı perspektif farklılıklarıyla öğretmenlik pratiklerimi(zi) daha eşitlikçi, (şiddetin, yönelimlerin, çeşitliliğin, hiyerarşilerle mücadele etme gücümüzün) daimi olarak farkında olduğum(uz) hallere dönüştürmek. Dönüşümün gücünü hep akılda tutmak için hep hareket halinde olmak, soruların peşinde olmak fikri güzel geliyor.

Yasemin Erdoğan: Henüz net bir yol haritamız yok, Hardal’ın da söylediği gibi. Bu gruba dair beni en heyecanlandıran şey hem birbirimizi dönüştürüyor olmamız, hem grubun en birincil ve ilkin söylenen sözü olan hiyerarşiler-ötesi bir yerde kendimizi konumlandırmamızdı. Sen hem Hardal’ın hem benim bölümde hocamızsın örneğin. Ancak aramızda bu konum farkından doğan bir hiyerarşi olmadan bir araya gelebilmeyi başardık. Dayanıştığımız yol arkadaşları edindik. Bu grup bir gün büyüyecekse sanırım en taviz vermeyeceğimiz grup dinamiği bu olacaktır. Bu dinamiği bir biçimde kendi çalışma, öğrenme, öğretme ortamlarımıza da taşıyabilmek istiyoruz aynı zamanda. 

Hardal’ın bize ilk anlattığı, kendisinin de söylediği gibi feminist aktivizmle feminist pedagojinin bir araya geldiği lokal, dinamik bir grup hayaliydi. Ben ve Zeynep’in belki biraz etkisiyle -doktora öğrencisi olmanın da etkisi midir bilmem-  şu ana kadar başka bir formatta ilerledik, bir dizi konuşma serisi şeklinde. Biraz da zorunlu olarak tabi. Çünkü pandemi Hardal’ın hayalindeki birebir karşılaşmaları, etkilenmeleri ve aktivite odaklı interaktif bir yapılanmayı ketlemiş oldu. Bu noktada okuduğumuz şeyleri hem birbirimizle, hem de daha geniş bir kitle ile paylaşmak istedik. Bundan sonrası için en büyük isteğimiz de Hardal’ın en başta anlattığı hali ile bu grubu deneyimleyebilmek. Yeni birilerine ulaşabilmek, herkesin birbirinden beslendiği, söz söylediği  bir ortam kurabilmek. 

Yasemin Tezgiden Cakcak: Sizin de söylediğiniz gibi bu grubun kendisi benim için de öğretici ve dönüştürücü oldu. Dayanışmayı çoğaltıp öğrendiklerimizi birbirimizle ve başkalarıyla paylaşmaktı söze dökmediğimiz amacımız bana kalırsa. Dayanışma ve paylaşım pratiklerimiz bundan sonra da devam edecek bence. Peki ODTÜ Feminist Pedagoji grubunu kimler takip ediyor, ne tür tepkiler geliyor? 

Hardal Güler: Şu ana kadar iki etkinlik yaptık, hiç planımızda yoktu bu aslında. Zeynep tezi için yaptığı okumalardan öğrendiklerini bizlerle paylaşmak istemişti. Bu paylaşım bizle sınırlı kalmasın, daha fazla kişi bu paylaşıma dahil olsun diye Türkiye'de Feminizmin Öyküsü isimli Osmanlı'dan 80'lere kadar kadın hareketinin tarihi üzerine bir etkinlik gerçekleştirdik. Sonrasında Fevziye Sayılan'ın konuşmacı olduğu Feminist Pedagoji üzerine yaptığımız bir sohbet oldu. İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmek istenmesi ve her gün yeni kadın cinayetleri gündemimizdeyken başka ihtimallerin olabileceğini hatırlamak için güzel bir bir araya geliş oldu. 

Benim gözlemleyebildiğim kadarıyla daha çok yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile feminizme bir şekilde ilgi duyan kişiler takip ediyor etkinlikleri. Şu ana kadar yapılan etkinlikler olumlu tepkiler aldı. Sanal ortamda bir araya geldiğimizden başka şehirlerden ve ODTÜ dışından çok fazla kişi etkinliklere dahil olabildi. Hatta ODTÜ'den kaç kişi geldi, bilmiyorum. ODTÜ'yü oldukça aştık. 

Yasemin Erdoğan: İlk etkinliğimiz, yani Zeynep’in “Geç Osmanlı Dönemi’nde Kadın Hareketi”ni anlattığı ve bu coğrafyada  feminizmin öyküsü serisini başlatan konuşması benim beklediğimden daha fazla ilgi gördü. İlk event’imiz olmasına rağmen hiç de azımsanmayacak sayıda katılımcının geldiği bir buluşma oldu. Devamının beklendiği de söylendi farklı kişilerce. Umarım biz devamını en kısa sürede getirebiliriz.  

Yasemin Tezgiden Cakcak: Bu gruptan daha önceden haberdar olmayan ya da konuşmaları kaçıranlar grubu ve kaçırdıkları konuşmaları nasıl takip edebilirler?

Hardal Güler: Çok aktif bir şekilde paylaşım yapılmasa da Instagram'da @feministpedagoji isimli hesabımızı takip edebilirler. Mesaj atabilir ve önceki konuşmaların kayıtlarını isteyebilirler. Yeni dönem için tanışma toplantısı, etkinlik duyurularını da yine buradan takip edebilirler.

Yasemin Erdoğan: Şimdilik sosyal medya, bölümlere binalara dönüldüğü zaman yüz yüze buluşma, toplantı çağrıları olacaktır elbette. 

Yasemin Tezgiden Cakcak: Böylesi bir oluşuma katkılarınız için sizleri tebrik ediyor, söyleşimize katıldığınız için teşekkür ediyorum.

 Hardal Güler: Ben de teşekkür ediyorum, kendimizi anlatmamıza fırsat sunduğun için.

Yasemin Erdoğan: Ben de çok teşekkür ederim. Hem söyleşi için, hem de bu grubu bir araya getirdiğin için. 

Zeynep Alica: Kendini ifade etme, hayal ettiğimiz geleceği şimdi, birlikte, sınıfta ve yaşamda inşa etme derdimizi paylaşabileceğimiz bir mecra oluşturduğun için de bu söyleşi yoluyla bu meramı paylaşma fırsatı sunduğun için de ben de çok teşekkür ediyorum sana.


Yorumlar - Yorum Yaz